Cuma , 29 Mart 2024
En Son Yazılar

YENİ BİR YAKLAŞIM: EKONOMİ VE ENTROPİ

Tuğberk Çiloğlu

Tüm sistemler (fiziksel, biyolojik ve sosyal) düzensizliğe eğilimlidir. Fizik bilimi bu olguya entropi diyor. Bir başka deyişle, faydalı olmayan enerji, düzensizliğin enerjisi de diyebiliriz. Evren, sistemlerden ve sistemlerin birbiriyle oluşturduğu interaktif etkileşimlerden oluşur. Doğal olarak, ekonomi de bir sistemdir. Ekonomik sistem, sosyal, politik ve kültürel sistemlerle de sürekli interaktif etkileşim halindedir. Gelelim entropi ve ekonomi ilişkisine.

Ekonomi nedir? Sorusunu sormuştum 7 Haziran 2014 tarihindeki ilk yazımda. Tekrar hatırlayalım. Ekonomi, bireylerin, örgütlerin (özel sektör şirketleri, kamu şirketleri, devlet, devlet kuruluşları, sivil toplum örgütleri, vakıflar, dernekler, sendikalar, uluslararası örgütler, kısacası tüm organizasyonlar) ve toplumların üretim, bölüşüm, tüketim, tasarruf ve yatırım faaliyetlerinin bütünüdür. Ekonomi bilimi de bu faaliyetleri ve faaliyetler arası etkileşimleri inceler. Dikkatinizi çektiyse, tüm bu faaliyetler bir sistem faaliyetidir. Peki, sistemler nasıl işler ?

İstinasız tüm sistemler enerji (işe yarayan enerji) ve düzensizlik sarkacında kendi dengesini bulmaya çalışır. Genellikle bu sarkaç sabit bir noktada uzun süre dengede kalamaz, çünkü sistemin kendisi, sistem içi unsurlar ve eğer açık sistem ise diğer dış sistem unsurları sürekli değişkenlik gösterir. Fakat her ne kadar sarkacın konumu değişkenlik gösterse de ekonomik sistemler genelde belli bir enerji-düzensizlik bandında bulunur. Ne demek istedim ?

Bir sistemin enerjisi ve sistemin düzensizliği arasında ters orantı vardır. Enerji (işe yarayan enerji) arttıkça düzensizlik (entropi) azalır. Su moleküllerini ele alalım. Bir su molekülü 2 Hidrojen ve bir Oksijen atomundan oluşur. Merkezde Oksijen atomu, iki yanında ise Hidrojen atomları vardır. Bildiğiniz gibi, su sıvı halde bulunur. Neden su ısıtılmadan buhara dönüşmez ? Çünkü su molekülleri birbirine güçlü bir enerjiyle bağlıdır. Doğal olarak, su moleküllerinin düzensizliğe, yani entropiye yönelmesi (su buharına dönüşmesi) engellenmiş olur. Bu enerji, molekülleri bir arada tutar ve moleküllerin havada buhar olarak uçuşmasını engeller. Ya ısıtılırsa ?

Suyu bir kabın içerisinde ocağa koyduk ve ocağın altını açtık? Bir süre sonra kap 100 santigrat dereceye ulaşınca su fokurdamaya başlar ve buhara dönüşür. Çünkü kaba verilen ısı, molekülleri bir arada tutan enerjiyi kırar, çözer. Peki, tüm bunların ekonomiyle ilgisi ne ?

Su moleküllerini ekonomik birimler (birey, aile, kurum, şirket, vs.) olarak düşünün. Suyun sıvı halini ise devletin ekonomideki ağırlığının yüksek olduğu bir sistem olarak düşünün. Çünkü, moleküllerin birbiriyle nasıl ilişki kuracağına moleküller kendileri özgürce karar veremiyor. Hangi molekülün, hangi moleküllerle ilişki kuracağına ağırlıklı olarak molekülleri bir arada tutan enerji (devlet olarak düşünün) karar veriyor.

Buhar halinde ise bu enerji (devlet) tamamen gücünü yitirmiyor, fakat minimuma iniyor çünkü sisteme verilen ısı sonucu bu enerji çok büyük oranda ısıya dönüşmüş. Buhar halinde moleküller büyük oranda özgürce hareket ediyor, istediği moleküllerle etkileşime giriyor, istemedikleriyle etkileşime girmiyor.

Kuşkusuz, su molekülleri canlı varlıklar değiller, belli bir bilinçleri yok. Fakat ekonomik birimler bilinçli. En katı sosyalizmden en serbest kapitalizme kadar pek çok ekonomik sistem, ekonomik model var. Hangi sistem toplum için en iyisidir ? Eğer ekonomik birimler özgürce hareket ettiklerinde (buhar) kendi seçimlerini yüksek bir bilinçle (ekonomideki bilgi düzeyi) yaparlar ve bunun sonucunda toplam fayda ve kaliteyi yükseltirler ise serbest piyasa sistemi (buhar) o toplum için en iyisidir denebilir. Fakat toplum, ekonomik anlamda özgür bırakıldığında toplam kaliteyi, faydayı aşağı çekecek davranışlarda bulunuyorlarsa (bir başka deyişle toplumdaki bireylerin bilgi düzeyi düşük ise ) o toplum için devlet ağırlıklı bir ekonomik sistem (sıvı su) daha iyidir.

Her bir su molekülünü bir ekonomik birim olarak dündüğümüzde, enerji-düzensizlik (devlet düzenlemeleri-piyasa düzensizliği) dengesini uzun vadede belirleyen temel faktör moleküllerin (ekonomik birimlerin) bilgi birikimi olacaktır. Çünkü her toplumu bir organizma olarak düşünürsek, her organizma hayatta kalmak ve genlerini sonraki nesle aktarmak ister. Güçlü olan hayatta kalır, zayıf olanlar ise güçlüler tarafından yutulur ya da doğa onları elimine eder.. Toplumun bütününü tek bir organizma olarak düşünürsek, ekonomik sistemi de toplumsal sistemin çok önemli bir alt sistemi olduğunu göz önünde bulundurur isek, her toplum mevcut enerji-düzensizlik sarkacındaki konumu ile toplam bilgi düzeyi arasında bir uyuşmazlık var ise bu uyuşmazlığı düzeltmek zorundadır. Bu yaklaşım sadece toplumlara değil, en küçük işletme organizasyonlarına da uygulanabilir. Uzun vadede, enerji-düzensizlik sarkacındaki konumu ile toplam bilgi düzeyi arasında belli bir uyumu yakalayabilmiş toplumlar, şirketler, devletler, organizasyonlar, kısacası tüm insan organizasyonları hayatta kalır.

Genellikle organizasyonların enerji-düzensizlik sarkacındaki konumu, toplam bilgi düzeyinden daha hızlı değişir. Çünkü toplam bilgi birikiminin değişmesi genellikle uzun zaman (yıllar, belki de onyıllar) alır. Fakat enerji-düzensizlik sarkacındaki konum çok daha kısa sürede değişir, kabın altını açtığınızda su kaynar, buzluğa atarsanız su donar ve buza dönüşür (Buz durumunu ise katı sosyalist rejim olarak düşünebiliriz). Dolayısıyla, bu modeldeki bağımsız değişken toplam bilgi düzeyi, bağımlı değişken ise organizasyonun (toplum, devlet,şirket,vakıf,aile vs) enerj,-düzensizlik sarkacındaki konumudur. Bir başka deyişle toplam bilgi düzeyi neden, sarkaçtaki konum ise sonuçtur.

Tüm evren, holistiktir. Kısacası, evrende her şey birbirine benzer. Fraktal geometri bunu kanıtlıyor. Ekonomik sistemle, su molekül sistemi arasında da benzerlikler vardır. Pek çok fizik yasasıyla, ekonomi arasında bağlantı vardır. Ekonofizik (Ekonomi + Fizik) yaklaşımı bu şekilde doğmuştur. Bu yaklaşımla ilgili başka yazılarım da olacak.

Görüşmek üzere.

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.

Mail adreslerim: utugberk@gmail.com utugberk@hotmail.com

Okudunuz mu?

KÜRESEL KONJONKTÜR VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Tuğberk Çiloğlu Küresel ekonomide 2020 yılı başından beri etkili olan pandemi süreci, kendi içinde yaşadığı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Translate »