Cumartesi , 9 Kasım 2024
En Son Yazılar

ABD DOLARI, ALTIN, PETROL VE TÜRKİYE

Tuğberk Çiloğlu

Küresel ekonomideki veri akışı son hız devam ediyor. Bu hafta yine ABD’de, Avrupa’da ve ülkemizde önemli ekonomik veriler açıklandı. Her zaman olduğu gibi açıklanan bu veriler uluslararası finansal akımlara yön verdi. Ayrıca, petrol ve altın fiyatları da verilere bağlı olarak değişmeye devam ediyor. Bu hafta sizlere bu verilerin yanı sıra küresel petrol ve altın piyasalarında yaşanan gelişmelerin ardındaki temel süreçlerden de bahsetmek istiyorum. Haydi başlayalım.

Öncelikle küresel altın fiyatlarına etki eden faktörlerden bahsetmek istiyorum. Altın fiyatlarına etki eden temel faktörler nelerdir? Bu soruya cevap vermeden önce gelin size düşündürücü bir soru daha: Günümüzde kullanılan paranın karşılığı nedir? Yani, dünyanın dört bir tarafındaki merkez bankalarının bastıkları kağıt paraların, diğer adıyla banknotların güvencesi nedir? Cevap basit; parayı basan ülkenin itibarı. Yani, banknot paraların itibar haricinde somut bir karşılığı yok. Şimdi ilk sorumuza dönebiliriz. Altın fiyatlarına etki eden en temel faktörlerden biri, jeopolitik risklerdir. Ne zaman dünyada bir savaş endişesi doğsa, ordular harekete geçse, altın fiyatları yükselir. Çünkü böyle bir durumda ekonomik birimler gelecekten endişe duydukları için altın satın almaya başlarlar. En korkutucu senaryoyu düşünün: Küresel bir savaş sonucunda finans sistemi çökerse ne olur? İnsanların bilgisayar ekranlarından takip ettikleri tüm finansal aktifleri uçup gider. Böyle bir durumda, sözü geçen tek değişim aracı ne olur? Doğru tahmin ettiniz; çağlardan beri insanların  güvence olarak talep ettikleri yegane şey; altın.

Altın fiyatlarına etki eden bir diğer faktör ise enflasyon tehlikesidir. Neden mi? Gelin, yine en korkutucu senaryoyu düşünelim. Eğer fiyatlar genel düzeyi küresel çapta durdurulamaz bir şekilde yükselirse ne olur? İnsanların ellerindeki paraların satın alma gücü hızlı bir şekilde düşer. Peki, bu durum durdurulamaz bir şekilde devam ederse ne olur? Kağıt paraların, yani banknotların işlevi son bulur. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu tarz bir durumda da insanlar hızlı bir şekilde altın taleplerini artırırlar ve altın fiyatları yükselir. Özet olarak, enflasyon tehlikesi baş gösterdiğinde altın fiyatları yükselişe geçer.

Altın fiyatlarına etki eden bir diğer faktör ise küresel likidite. Burada küresel likidite derken kast ettiğimiz şey daha çok Amerikan Doları. Küresel likidite, yani piyasalarda dolaşan Dolar (ve diğer para birimleri) miktarı arttıkça altın fiyatları artar. Neden mi? Nedeni çok basit. Basit bir varsayım yapalım. Tüm dünyada altın miktarının bir ton, Dolar miktarının ise bin dolar olduğunu düşünelim. Bir ton altının fiyatı bin Dolar olmuş olur. Dolar miktarını iki kat artırırsak ne olur? Altın fiyatı da iki katına çıkar. Sonuç olarak, para miktarı ne kadar çok olursa altın fiyatları da o kadar yüksek olur. Kuşkusuz, altın fiyatlarına etki eden daha pek çok faktör var. Örneğin altının üretim maliyeti, düğün mevsimlerindeki yoğun talep gibi. Ben daha çok konumuzla bağlantılı faktörleri yazmaya çalıştım.

Bildiğiniz gibi, son zamanlarda altın fiyatlarında ciddi bir düşüş oldu. Bu düşüşün en temel nedeni, yukarıda bahsettiğim faktörlerden en sonuncusu, yani küresel likidite. Amerikan Merkez Bankası (FED) daha önce de bahsettiğimiz gibi çok büyük bir olasılıkla 2015 yılı içerisinde faiz oranlarını artırmaya başlayacak. Yani, küresel Dolar likiditesi bu süreçte ciddi olarak daralacak. Piyasaların fiyatladığı şey bu. Veriler de bize aynı yönde mesaj veriyor. ABD’de Ekim ayında perakende satışlar beklentilerin üzerinde aylık %0,3 arttı. Yine aynı şekilde, Michigan  Tüketici Güven Endeksi Kasım ayında 89,4’e ulaştı. Bloomberg anket tahmini ise 87,5 idi. Yani ABD’li tüketicilerin ekonomiye olan güvenleri giderek yükseliyor. Yani, FED’in faiz artırımı yakın. Ayrıca, belirtmek istediğim önemli bir nokta var. ABD’nin cari işlemler açığı oransal olarak uzun zamandır düşüyor. 2-3 yıl önce %3’lerin üstünde gezinen açık, %2,5’lara indi. Bu durum ABD’nin faiz artırımı konusunda elini rahatlatıyor. Çünkü, değerlenen Dolar nedeniyle ABD’nin dış ticareti daha fazla açık verse bile, cari açık oranı zaten düşmüş bir vaziyette. Başka bir ifadeyle, değerlenen Dolar nedeniyle ABD’nin cari açığı artsa bile, fazla bir olumsuz etkisi olmayacak. Çünkü cari açıkları zaten düşük bir vaziyette. Sonuç olarak, Dolar likiditesinin önümüzdeki süreçte azalacağı beklentisinin etkisiyle altın fiyatları ciddi olarak düştü.

Ayrıca, petrol fiyatlarıyla altın fiyatları arasında, enflasyon faktörünü ilgilendiren bir bağlantı var. Bildiğiniz gibi, petrol fiyatları da bir süredir hızla düşmekte. Petrol fiyatlarının düşmesi demek, küresel çapta mal ve hizmetlerin üretim maliyetlerinin düşmesi demek. Bu ise, enflasyonu aşağı yönde baskılayan bir etken. Enflasyonun aşağı yönde hareket etmesi demek, altına olan talebin düşmesi demek. Fakat, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üretimi kısarak petrol fiyatlarının daha fazla düşmesine engel olursa, bu süreç tersine döner ve altın fiyatlarında yukarı yönlü hareket oluşur. Çünkü o zaman enflasyon tehlikesi yeniden doğmuş olur.

Avrupa’dan ise yavaş yavaş toparlanma sinyalleri gelmeye başladı. Yılın üçüncü çeyreğinde (Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları) Euro bölgesinde ekonomi ikinci çeyreğe göre beklentilerin üzerinde %0,2 büyüdü. Yıllık büyüme de yine beklentilerin üzerinde % 0,8 düzeyinde gerçekleşti. Bu büyümeyi Çin verilerinde de görmek mümkün. Avrupa’daki toparlanmanın etkisiyle Ekim ayında Çin’in ticaret fazlası 45,41 milyar dolar civarında gerçekleşti. Avrupa’nın Çin’in önemli ticaret ortaklarından biri olduğunu unutmayalım.

Ülkemizde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eylül ayı ödemeler bilançosu dengesini açıkladı. Eylül ayında Türkiye, beklentiler 2,60 milyar dolar  açık verileceği yönünde iken 2,22 milyar dolar cari işlemler açığı verdi. Yani, cari açıkta bir daralma var. Eğer, petrol fiyatlarındaki düşüş devam ederse, Türkiye’nin cari işlemler dengesi de bundan olumlu etkilenecektir, yani açık küçülecektir. Fakat unutmamak gerekir ki, ülkemizin önemli ticaret ortaklarından birisi Rusya. Ekonomisi ağırlıklı olarak petrol ihraç gelirlerine bağlı olan Rusya petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle ekonomik bir küçülmeye girerse ülkemizin Rusya’ya yaptığı ihracat da ciddi ölçüde olumsuz etkilenebilir. Yani, ilk etapta cari açığımızı düşürücü etki yapan petrol fiyatlarındaki düşüş, sonraki etaplarda cari açığımızı artırabilir.

Gördüğünüz gibi, ekonomideki olaylar her zaman olduğu gibi bir ağ gibi birbirine bağlı. Bakalım, önümüzdeki dönemde küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi nasıl şekillenecek? Herkese iyi hafta sonları.

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.

NOT: Mail adreslerim utugberk@hotmail.com  utugberk@gmail.com

 

Okudunuz mu?

KÜRESEL KONJONKTÜR VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Tuğberk Çiloğlu Küresel ekonomide 2020 yılı başından beri etkili olan pandemi süreci, kendi içinde yaşadığı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Translate »