Salı , 22 Ekim 2024
En Son Yazılar

CARİ AÇIK,BÜTÇE AÇIĞI,FED VE AVRUPA

Tuğberk Çiloğlu

Bu hafta, yurt içinde ve yurt dışında Türkiye Ekonomisini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek olan önemli veriler açıklandı, önemli açıklamalar yapıldı. Açıkçası, önümüzdeki dönemin ekonomik koşullarının yönünü etkileyebilecek olayların temeli bu hafta atıldı. Bu yazıda, bu önemli olaylara değinirken, Türkiye Ekonomisinin yapısal sorunlarıyla ilgili de birkaç söz söylemek istiyorum.

Gelin, Avrupa’dan başlayalım. Bildiğiniz gibi, İngiltere Merkez Bankası (Bank of England; BOE), orta-uzun vadede faizleri artırmak niyetinde. Fakat bir süredir, bu faiz artırım sürecini sekteye uğratabilecek veriler geliyor İngiltere’den. İngiltere’de Eylül ayında aylık enflasyon yüzde sıfır olarak açıklandı. Yani hiç değişim olmadı. Fakat piyasa beklentileri aylık enflasyonun %0,2 olması idi. Yine Eylül ayında yıllık enflasyon ise %1,2 oldu. Piyasa beklentisi ise %1,4 idi. BOE ‘nin enflasyon korkusu ile faiz artırımı yapmak istediğini düşünürsek, bu süreç biraz ertelenecek gibi. Belki de bu veri, uzun süredir Avrupa Ekonomisine hakim olan durgunluk havasının İngiltere’yi de etki altına almaya başladığını gösteriyor. Bekleyip görmek lazım.

Almanya’da ise durgunluk tehdidi devam ediyor. Almanya’da ekonomideki geleceğe dönük beklentileri gösteren yatırımcı güven endeksi, asıl adıyla ZEW, on ay üst üste gerileyerek Ekim ayında -3,6 seviyesine düştü. Piyasa beklentisi ise bu endeksin 1 değerinde olacağı idi. Eylül ayında bu endeksin 6,9 olduğunu düşünürsek, durumun önemi daha çok ortaya çıkıyor. Alman yatırımcıların mevcut koşullardaki güvenini ölçen mevcut koşullar ZEW endeksi ise Ekim ayında 3,2 oldu. Piyasa beklentisi ise 18 idi. Bu verinin önem derecesi daha az olmakla beraber, yine de bize Almanya’da ekonomik gidişatın pek iyi olmadığını gösteriyor. Ayrıca, Almanya Ekonomi Bakanlığı’nın 2014 yılı için büyüme beklentisini %1,4’den %1,2’ye, 2015 yılı büyüme beklentisini ise %2’den %1,3’e düşürdüğünü hatırlatmakta fayda var.

Bildiğiniz gibi, sanayi üretimi, gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da ve ABD’de ekonomideki toplam üretimin gidişatını öngörmek bakımından oldukça önemli bir gösterge. Euro Bölgesi’nin tamamında sanayi üretimi Ağustos ayında yıllık %1,9 geriledi. Beklenti ise %0,9 gerileme olacağı idi. Yine Ağustos ayı sanayi üretimi aylık bazda %1,8 geriledi. Beklentiler ise %1,6 gerileme olacağı yönünde idi. Bu veriler bize tıpkı geçen hafta olduğu gibi Avrupa’da işlerin pek yolunda gitmediğini gösteriyor.

Bu hafta, ABD Ekonomisi için oldukça ilginç bir hafta oldu. Amerikan Doları’nın değerini aşağı ve yukarı yönde etkileyen veriler geldi ABD’den. ABD’ bütçe açığı 30 Eylül’e kadar olan 1 yıllık dönemde 483, 4 Milyar Dolar oldu. 2009 yılında aynı rakam 1,4 Trilyon Dolar idi. Bu durumun temel nedeni, ABD’nin vergi gelirlerindeki artış. Kuşkusuz, vergi gelirlerindeki artışın nedeni ise ABD Ekonomisindeki iyileşme. Bu veri, Amerikan Doları’nın değerini artırıcı yönde. Çünkü, hepimizin bildiği gibi, ABD Ekonomisinin büyümesi demek, FED ‘in yakın zamanda faizleri artırması demek. Fakat, ABD’den gelen enflasyon verileri, bu duruma zıt yönde etki edecek şekilde geldi. İlginç bir şekilde, Eylül ayında yıllık bazda Çekirdek Üretici Fiyat Endeksi değişim göstermedi. Beklenti ise bu endeksin %1,8 artması idi. Aynı endeksin aylık bazda %0,1 artması bekleniyordu. Fakat, tam tersine %0,1’lik düşüş gerçekleşti. Gerek Dolar’ın değerindeki küresel artışın ABD’nin  uluslararası rekabet gücünü sekteye uğratma tehlikesi, gerekse beklenenden düşük gelen fiyat endeksleri nedeniyle, bazı Bölgesel FED Başkanları’ndan faiz artırım sürecinin ertelenmesine yönelik çağrılar geldi. Fakat şöyle bir gerçek var; ABD Ekonomisi öyle ya da böyle toparlanıyor. Ve, bu toparlanma süreciyle beraber eninde sonunda FED faizleri artıracak. Piyasalar uzun zamandır bu gerçeği fiyatlıyor. Ben, bazı Bölgesel FED Başkanları’ndan gelen ”faiz artırımını erteleyelim” türü açıklamaları bir zaman kazanma taktiği olarak görüyorum. Kuşkusuz, FED faizleri artırmak zorunda. Fakat bu süreçte gerçekten de ABD rekabet gücü Dolar’ın değer kazanması sonucunda bir miktar sekteye uğrayacak. Amerikalılar bunu istemiyor. İşte bu nedenle bence ”faizleri artırmayacak ya da geç artıracak” gibi yaparak Dolar’ın değer kazanmasını biraz olsun engellemek istiyorlar.

Türkiye’de ise bildiğiniz gibi Ağustos ayı cari açık verileri açıklandı. Cari açık Ağustos ayında beklentilerden oldukça düşük geldi ve 2,768 Milyar Dolar oldu. Cari açık, Ocak-Ağustos döneminde ise toplam 29,586 Milyar Dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre 16 Milyar Dolar civarı bir azalış söz konusu. Kuşkusuz, cari açıktaki bu gerilemenin temel nedenleri Dolar’ın TL’ye karşı değer kazanmış olması ve Türkiye Ekonomisinin büyüme oranlarındaki azalma, yani ekonominin soğuması. Bu durum, ithalatı azaltıcı yönde etki ederken, TL’nin değer kaybı nedeniyle ihracatı artırıcı etki yapıyor. Fakat, unutulmaması gerekir ki, bu durum bir süre sonra bütçe açığını artırıcı yönde etki yapabilir. Neden mi? Ülkemizin vergi gelirleri ağırlıklı olarak dolaylı vergilerden, yani harcama kaynaklı vergilerden oluşmakta. Bu vergiler neler? KDV, ithalde alınan KDV, ÖTV gibi vergiler. Ekonomimiz yavaşladığı zaman, kuşkusuz ithalatımız azalmakta, tüketimimiz düşmekte ve bunun doğal sonucu olarak cari açığımız azalmakta. Fakat, tüketimdeki ve ithalattaki düşüş nedeniyle bu yolla alınan dolaylı vergilerde de ciddi bir düşüş bizi bekliyor olabilir. Bunun sonucunda ise bütçe açığımız ciddi miktarlarda artabilir. Son 10 yılda, bütçe açığının düşmesinin en önemli nedenlerinden biri, ithalatın ve tüketimin çok büyük oranlarda artması idi. Bunun sonucunda cari açığımız artarken, dolaylı vergi gelirleri arttı ve bütçe açığımız daraldı. Şimdi büyük bir olasılıkla bu süreç, tam tersi yönde işliyor. Kuşkusuz, bu ikili durumun engellenmesinin yolu, vergi yapımızın değiştirilmesinden geçiyor. Dolaylı vergilere bağlı olan vergi sistemimiz, doğrudan vergilere, yani gelirden ve servetten alınan vergilere dayanmalı ve vergi geliri bu alanlardan elde edilmeli.

Yukarıda, Avrupa, ABD ve Türkiye Ekonomisindeki gelişmeleri ve bu gelişmelerin olası etkilerini özetlemeye çalıştım. Bu konularda bilgilerini artırmak isteyenlere Bloomberg HT, CNBC-E, Bloomberg İnternational , Dünya Gazetesi gibi ekonomi haber kaynaklarını dikkatle takip etmelerini öneririm. Herkese iyi bir hafta sonu dilerim. Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.

NOT: Mail adreslerim: utugberk@hotmail.com  utugberk@gmail.com

 

Okudunuz mu?

KÜRESEL KONJONKTÜR VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Tuğberk Çiloğlu Küresel ekonomide 2020 yılı başından beri etkili olan pandemi süreci, kendi içinde yaşadığı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Translate »