Cumartesi , 9 Kasım 2024
En Son Yazılar

OPSİYON

Tuğberk Çiloğlu

Finansal sistem, çok boyutlu ve dinamik işleyen bir süreç. Ulusal ve Uluslararası piyasalarda alınıp satılan pek çok finansal enstrüman var. Ülkemizdeki finansal piyasaların derinliğinin, gelişmiş ekonomilere kıyasla oldukça geri kalmış olmasının en önemli nedenlerinden biri de, alınıp satılan bu enstrümanların yeterince bilinmemesi, tanınmaması. Aslında bu, anlaşılması çok kolay olan bir gerçek. Bugün ülkemizde büyük bir çoğunluk, hisse senedi ve döviz ne demek, nasıl alınır satılır biliyor. Fakat ne yazık ki ülke olarak finansal konulardaki bilgi dağarcığımız bunlarla sınırlı. Bugün size, gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan ancak ülkemizde yeterince tanınmayan ”opsiyon”lar hakkında bilgi vermek istiyorum. Haydi başlayalım.

Opsiyon, kelime anlamından da anlaşılacağı üzere ”seçme hakkı” ile ilgilidir. Yani, sizden bir kümenin içinden istediğiniz herhangi bir elemanı seçmeniz istendiğinde, size bir opsiyon verilmiş olur. Gelelim finansa. Opsiyon sözleşmesi; bir menkul değerin ( hisse senedi, döviz, tahvil vb.), önceden belirlenen bir vadede, yine önceden anlaşılan bir fiyattan alınma ya da satılma hakkı ile ilgilidir. Burada vurgulamak istediğim bir nokta var. Opsiyon sözleşmesi satın alan bir kişi, vadesi geldiğinde opsiyon sözleşmesini kullanmak zorunda değildir. Yani isterse, elindeki sözleşmeyi uygulamaya sokmayabilir. Opsiyonun en önemli özelliklerinden biri budur. Peki, finansal piyasalarda opsiyonlara neden ihtiyaç duyuldu? Böyle bir enstrüman neden icat edildi? Gelin, hep beraber anlayalım.

Döviz cinsinden borçlanan yerli bir şirket hayal edelim. Bu şirket, bugün dövizle borçlanıyor olsun ve borcun vadesi de 6 ay olsun. Buraya kadar tamam. Bu şirketin riski ne? Eğer 6 ay sonra borcun vadesi geldiğinde, döviz pahalılaşmışsa, yani Doların değeri TL’ye karşı artmışsa, bu şirketin ödeyecek olduğu borcun TL cinsinden karşılığı da artmış olur. Böyle bir risk var ise, bu şirket riski yok etmek için ne yapacaktır? Eğer opsiyon sözleşmesi diye bir şey yoksa, mutlaka vadeli sözleşme satın alması gerekir. Nasıl bir vadeli sözleşme? Örneğin doların fiyatı bugün 2,10 TL olsun. Bu şirketin amacı 6 ay sonra borcun vadesi geldiğinde  2,10 TL’den borcunu ödemek. O zaman bu şirket, 6 ay sonra 2,10 TL’den dolar satın alacağını taahhüt ettiği bir sözleşme imzalar. Bu sözleşmeye vadeli sözleşme ( futures) denir.

Dikkat ettiyseniz bu vadeli sözleşmenin en büyük özelliği şu: Bu şirket 6 ay sonra, sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda; yani belli bir miktardaki doları 2,10 TL’den satın almak zorunda. Peki ya vade sonu geldiğinde, doların değeri artmak yerine azalırsa? Yani, örneğin dolar 2 TL’ye düşerse? Muhtemelen bu durumda şirket yöneticileri ”keşke bu vadeli sözleşmeyi almasaydık” diyecektir ama iş işten geçmiştir, sözleşmenin gereği yerine getirilmek zorundadır. İşte, opsiyonlar böyle durumlar sık sık yaşandığı için ortaya çıktı. İnsanlar bu tarz ters durumlarla karşılaşmamak için, opsiyonlara ihtiyaç duydu.

Günümüzde opsiyonlar, iki tür piyasada alınıp satılır; tezgahüstü piyasa ( over the counter market) ve organize piyasa. Tezgahüstü piyasa nedir? Herhangi bir fiziksel, organize mekana bağlı olmadan işleyen piyasadır. Örneğin, Uluslararası Döviz Piyasası ( Forex) tezgahüstü bir piyasadır, bankaların internet sistemleri aracılığıyla işler, bağlı olduğu fiziksel bir mekan yoktur. Organize piyasa ise adı üstünde, organize, düzenlenmiş ve belirli bir fiziksel yere bağlı olan piyasadır. Örneğin, Borsa İstanbul ( Eski adıyla İMKB) organize bir piyasadır. Belirli bir binası ve çalışanları vardır, ciddi bir şekilde düzenlemeye tabi tutulur. Opsiyonların, organize piyasadaki alım-satımına ilk olarak 1982 yılında, Philadelphia Menkul Kıymetler Borsası’nda başlanmıştır.

Kaç tür opsiyon vardır? Aslında temelde iki tür vardır; alış opsiyonu (call option) ve satış opsiyonu (put option). Alış opsiyonu almak neden tercih edilir? Çünkü, opsiyon sözleşmesini aldığınız  varlığın fiyatında bir yükseliş bekliyorsunuz demektir. Örneğin, doların değeri bugün 2 TL olsun. ve siz 6 ay içinde doların yükselmesini bekliyorsunuz. Bu durumda alış opsiyonu satın alırsınız. Bir de opsiyonun kullanım fiyatı vardır. Yani, bu sözleşmeyi kullanmak istediğinizde, doları kaçtan alacaksınız? Bu fiyat da 2,20 TL olsun. Opsiyonların bir başka özelliği de vade konusundaki esnekliğidir. Yani, eğer sözleşme 6 ay vadeliyse, sadece vade sonunda değil, aynı zamanda 6 ay içerisinde de sözleşmeyi yürürlüğe sokabilirsiniz. Yani sözleşmeyi aldınız ve 2 ay sonra dolar 2,50 TL oldu. Bu durumda isterseniz hemen sözleşmeyi uygulayabilirsiniz, bir 4 ay daha beklemenize gerek yok. Fakat bu esneklik, sadece Amerikan tipi opsiyonlarda vardır. Avrupa tipi opsiyonlarda ise, sözleşmenin vadesini beklemek zorundasınız. Bu nedenle Amerikan tipi opsiyonlar, Avrupa tipi opsiyonlara göre daha pahalıdır. Diyelim ki dolar 2,50 TL oldu ve sözleşmeyi yürürlüğe koydunuz. Ne olur? Doları, opsiyonu satan kurumdan 2,20 TL’ye alırsınız ve piyasada 2,50 TL’ye satarsınız. Dolar başına 30 kuruş karınız olmuş olur. Fakat, opsiyonu satın alırken, opsiyon satıcısına ( option writer) belli bir prim ödemek zorundasınız. Bu prim de 5 kuruş olsun. Dolayısıyla net karınız 25 kuruş olmuş olur.

Satış opsiyonunda ise tam tersi geçerlidir. Yukarıdaki örneğe dönecek olursak, doların değerinde bir düşüş bekliyorsunuz demektir. Bu sefer kullanım fiyatı dolar başına 1,90 TL olsun. Sistem şöyle işler: Örneğin doların değeri bir süre sonra 1,50 TL’ye düşer ve siz sözleşmeyi yürürlüğe sokmaya karar verirsiniz. Piyasadan 1,50 TL’den dolar alırsınız ve sözleşmeyi satan kuruma bu dolarları 1,90 TL’den satarsınız. Karınız 40 kuruş olur. Fakat opsiyon primi 5 kuruş ise, net karınız 35 kuruş olmuş olur. Sistem böyle işler. Peki ya bu opsiyon primlerine etki eden faktörler nelerdir? Gelin, hep beraber görelim.

En önemli faktör, dayanak varlığın fiyatıdır. Şöyle olur: Örneğin doların fiyatı hızlı bir şekilde yükselmeye başlarsa, alım opsiyonun değeri, yani ödeyeceğiniz prim artar. Çünkü sözleşmeyi kullanmanız durumundaki potansiyel karınız artmış olur. Eğer dolar 2,50 TL yerine 2,80 TL olursa, karınız ciddi biçimde artar, primin artmasının nedeni budur. Satış opsiyonunun primi ise, tam tersine düşer. Çünkü satış opsiyonu alırken beklentiniz doların düşmesi. Eğer dolar yükselme eğilimindeyse, kimse satış opsiyonu talep etmez. Bu durumda satış opsiyonunun değeri, yani ödeyeceğiniz prim düşer. Dayanak varlığın fiyatındaki bir birimlik bir değişimin, opsiyon primine olan etkisine ”Delta” denir.

Bir diğer faktör, sözleşmenin kullanım fiyatıdır. Alış opsiyonu için, kullanım fiyatı artarsa, alış opsiyonunun değeri azalır. Neden  mi? Kullanım fiyatının 2,20 TL yerine 2,30 TL olduğunu düşünün. Dolar 2,50 TL olduğunda ve sözleşmeyi kullandığınızda elde edeceğiniz kar düşer. Satış opsiyonlarında ise durum tam tersidir. Satış opsiyonunun kullanım fiyatının 1.90 TL yerine 1,95 TL olduğunu düşünün. Dolar 1,50 TL’ye düştüğünde, sözleşmeyi kullanıp doları 1,90 yerine 1,95 TL’ye satmış olursunuz. Bu nedenle satış opsiyonuna olan talep artar ve opsiyon primi artar.

Bir diğer faktör ise, vadeye kalan süredir. Şöyle düşünün; eğer opsiyonun vadesi dolarsa, ister alış, ister satış opsiyonu olsun, opsiyonun bir değeri kalır mı? Kalmaz. İşte bu nedenle, opsiyonun vadesinin dolmasına kalan süre azaldıkça, hem alış, hem de satış opsiyonunun değeri azalır. Vadeye kalan süredeki bir günlük değişimin, opsiyon primine olan etkisine ”Theta” denir.

Bir başka önemli faktör ise, dayanak varlığın fiyat oynaklığıdır. Şöyle düşünün; eğer doların fiyatı oldukça stabil olsaydı, yani çok az değişseydi, sizin bu fiyat oynaklığından kar elde etme olasılığınız ne olurdu? Düşerdi. Ya da şöyle düşünün; dolarla borçlanan bir işletme, doların değerinin neredeyse hiç değişmeyeceğini ya da çok az değişeceğini tahmin ediyorsa, opsiyon talep eder mi? Tabii ki de etmez. İşte bu nedenle, oynaklık arttıkça, hem alış, hem de satış opsiyonun değeri artar. Oynaklığın (volatilite) düşmesi durumunda ise ikisinin de değeri düşer. Volatilitedeki bir birimlik değişimin, prime olan etkisine ise ”Lambda” adı verilir.

Yukarıda, opsiyonlarla ilgili temel bilgileri sizlere aktarmaya çalıştım. Bu konu oldukça derin ve çok boyutlu bir konudur, burada konunun tüm yönleriyle analiz edilmesine imkan yoktur. Opsiyonlar konusunda bilgilerini derinleştirmek isteyenler için önerebileceğim kitap, benim de bu yazıyı yazarken yararlandığım, Prof. Dr. Halil Seyidoğlu’nun ”Uluslararası Finans” (Güzem Can Yayınları) kitabıdır. Kitapta sadece opsiyonlar değil, uluslararası finansal sistem hakkında da pek çok değerli bilgi var. Ülkemizdeki finansal okur yazarlığın  durumuna baktığımızda, bu tür kitapların okunması ve içlerindeki bilgilerin özümsenmesi şart görünmektedir. Herkesin Şeker Bayramını kutlar, finans dolu bir hafta dilerim. Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.

 

Okudunuz mu?

KÜRESEL KONJONKTÜR VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Tuğberk Çiloğlu Küresel ekonomide 2020 yılı başından beri etkili olan pandemi süreci, kendi içinde yaşadığı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Translate »