Cumartesi , 9 Kasım 2024
En Son Yazılar

PİYASALARA GENEL BİR BAKIŞ

Tuğberk Çiloğlu

Finansal piyasalarda yine oldukça yoğun bir haftayı geride bıraktık. Avrupa ve ABD’de yine önemli gelişmeler gerçekleşti. Bu gelişmelerin en önemli özelliği ise birbirlerini etkileyen, çoklu etkileşim içeren gelişmeler olması.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) yaptığı son toplantıda parasal genişleme programında bir değişikliğe gitmedi. Toplantının ardından ECB Başkanı Mario Draghi Avrupa ekonomisinin geleceğiyle ilgili umutlu konuştu, enflasyon tahminlerini yükseltti. Geçtiğimiz salı günü açıklanan verilere göre Euro Bölgesi’nde tüketici fiyatları son altı ay içerisinde yıllık bazda ilk kez artış gösterdi. Bu bize şunu gösteriyor: Avrupa’da deflasyon tehdidi bir hayli azaldı. Piyasaların da son zamanlarda fiyatladığı gerçek bu.

Piyasalar bu durumu Euro’nun Dolar karşısında değer kazanmasını sağlayarak fiyatlıyor. Bu noktada, bir başka bağlantı daha ortaya çıkıyor: Petrol fiyatları ve Euro/Dolar paritesi. Bildiğiniz gibi petrol fiyatlarında zayıf da olsa bir toparlanma gerçekleşti. Bu toparlanma Avrupa ekonomisinin enflasyon görünümünü de etkiliyor, Avrupa’da enflasyonun yükselmesine yardımcı oluyor. Yani, petrol fiyatları ne kadar çok yükselirse, muhtemelen Euro da Dolar’a karşı o kadar çok değer kazanacak.

Petrol fiyatları önümüzdeki dönemde değer kazanmaya devam eder mi? Değer kazanırsa ne kadar kazanabilir, hangi seviyeye yükselebilir? Bu soruları yanıtlamak oldukça güç. Bu aşamada petrol fiyatlarının yönünü belirleyen pek çok faktör var ve belirsizlik oldukça yüksek. Son yapılan Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC) toplantısında günlük otuz milyon varil olan üretim kotasını sabit tutma kararı alındı. Fakat bu politika daha ne kadar devam eder? Üretim kotasının azalmasını isteyen İran ve Venezuela gibi ülkelerin önümüzdeki dönemde etkinliği artar mı? Bunları henüz bilmiyoruz.

Fakat petrol fiyatları artarsa bu Türkiye için olumlu olmayacaktır. Sadece cari açık kanalı nedeni ile değil, finansman kanalı yoluyla da Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir. Çünkü petrol fiyatları yükselirse ABD’deki enflasyon da buna paralel olarak yükselecektir ve FED çok daha hızlı faiz artıracaktır. Ayrıca, petrol fiyatlarındaki bir artış Avrupa’daki enflasyon beklentilerini de artıracağı için Euro/Dolar paritesinde yükselişlere neden olacaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu tür yükselişler FED’e faiz artırmak için ek fırsat sağlayacaktır. Bu ise Türkiye’ye gelen sıcak paranın azalması demek olur.

ABD’den de güçlü veriler gelmeye devam ediyor. En son açıklanan tarım dışı istihdam verisi beklentilerden oldukça yüksek geldi ve FED’in bu yıl içerisinde faiz artırımına başlama olasılığını bir hayli kuvvetlendirdi. New York Fed Başkanı William Dudley de ABD ekonomisindeki toparlanmayla birlikte FED’in bu yıl faizleri artıracağını düşündüğünü söyledi. Ayrıca, faiz artışı sırasında piyasalarda bir türbülans yaşanabileceğini de sözlerine ekledi.

Türbülans yaşanma olasılığı Uluslararası Para Fonu’nu (IMF) da endişelendirmiş olmalı ki geçtiğimiz günlerde IMF Başkanı Lagarde, FED’e faiz artışını 2016 yılına erteleme tavsiyesinde bulundu. Aslında bu, ABD ekonomisinin ve parasal sisteminin dünyadaki dengeleri değiştirme gücünü bir kez daha vurgulayan bir gelişme oldu. Muhtemelen IMF halihazırda Yunanistan sorunu ile uğraşırken faiz artışı nedeniyle başka ülkelerin de ödeme güçlüğü yaşamasını istemiyor, endişenin nedeni bu.

Yunanistan konusunda ise piyasalar çok hızlı gelgitler yaşıyor, durum belirsizliğini koruyor. Tarafların açıklamaları çoğu zaman birbiriyle çelişiyor. Fakat, Bloomberg HT’de yayınlanan bir habere göre Yunanistan’da yapılan bir anket, Yunan halkının çoktan kararını verdiğini gösteriyor: Halkın dörtte üçü Euro’dan çıkmak istemiyor. Bu durum eninde sonunda Yunanistan’ı kreditörlerle (borç verenler) anlaşmaya yönlendirecektir, ve bu anlaşma her iki tarafın da tavizler vereceği bir anlaşma olacaktır. Yunanistan konusunda şöyle bir gerçeklik de var: Eğer tüm bunlara rağmen Yunanistan bir şekilde temerrüdü düşer ve Euro’dan çıkarsa, bu durum FED’in faiz artırım sürecini yavaşlatır. Çünkü böyle bir durumda Euro, başta ABD Doları olmak üzere pek çok para birimi karşısında değer kaybedecektir. Böyle bir durumda FED, zaten değer kazanmış olan Dolar’ı daha çok değerlendirecek bir hareket yapmaktan kaçınacaktır. Yine aynı mantığı yürütürsek, Yunanistan sorunu tarafların uzlaşmasıyla çözüme kavuşursa, bu sefer Euro Dolar’a karşı değer kazanacaktır ve bu durum FED’e faiz artışı için fırsat verecektir.

Altın fiyatları konusunda ise ECB’nin parasal genişlemesinin Euro’ya olan etkisiyle benzer bir süreç yaşanacağını düşünüyorum. Hatırlayacağınız gibi, ECB parasal genişlemeye başladığında Euro arzı ciddi miktarlarda arttığı için Euro Dolar karşısında değer kaybetmişti. Fakat Avrupa’da artan para arzı enflasyonu yükseltmeye başlayınca tam tersi bir etki sonucu Euro Dolar karşısında değer kazandı. Altın fiyatlarında da muhtemelen benzer bir süreç yaşanacak. Nasıl mı? Şu an ABD’de ekonomi toparlanıyor, işsizlik azalıyor. Bu ise FED’in faizleri hızlı artırma olasılığını güçlendiriyor, yani Dolar’ın değerini küresel olarak artırıyor. Dolar’daki değerlenme ise altın fiyatlarını aşağı yönde baskılıyor. Fakat, FED’in faiz artırım süreci bittikten sonra muhtemelen ABD’deki enflasyon oranları da yükselmiş olacak. Zaten FED’in faizleri artırmayı planlamasının bir nedeni de ABD’deki enflasyonun kontrolden çıkıp hedeflenen seviyelerin de üzerine çıkması. Dolayısıyla ABD’de işler normale döndüğünde enflasyon da yükselmiş olacak. Eğer Avrupa’daki enflasyon da buna paralel olarak yükselişe geçerse bu durum altın fiyatlarının yükselmesine neden olacaktır. Çünkü bildiğiniz gibi, uzun vadede enflasyon ve altın fiyatları doğru orantılı hareket ediyor. Yani, küresel enflasyon ne kadar çok yükselirse (kağıt paraların satın alma gücü ne kadar çok düşerse), binlerce yıllık güvenilir varlık olan Altın’ın fiyatı da o kadar çok yükselecektir.

Aslında bu durum bize yeni bir ilginç durumu gösteriyor: Kısa vadede ABD’de enflasyonun yükselmesi faiz artışı beklentisi nedeniyle Dolar’da değer kazancına, Altın’da değer kaybına neden olurken, uzun vadede ABD’de enflasyonun yükselmesi altın fiyatlarının da yükselmesine neden olacaktır. Gördüğünüz gibi, piyasalar oldukça hareketli ve daha da hareketleneceğe benziyor. Görüşmek üzere.

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.

Mail adreslerim: utugberk@gmail.com utugberk@hotmail.com

Okudunuz mu?

KÜRESEL KONJONKTÜR VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

Tuğberk Çiloğlu Küresel ekonomide 2020 yılı başından beri etkili olan pandemi süreci, kendi içinde yaşadığı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Translate »